USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Seyirci Kalmanın Bedeli Ağır Olabilir!

13-04-2025

Ülkemizde ve bölgemizde artık kronikleşen birçok oluşum ve faaliyete karşı ne zamana kadar seyirci kalınacak?

Neden müdahaleler zamanında yapılmıyor?

Neden sorunlar derinleşene kadar kimse adım atmıyor?

Geçtiğimiz gün Mardian AVM önünde yaşanan olay, bu soruları yeniden gündeme getirdi.

 Starbucks girişine bırakılan yanıcı madde, çevrede büyük panik yarattı.

Güvenlik görevlileri olaya müdahale ederken arbede yaşandı.

Zarar vermek istenilen işletmeyi kim işletiyor?

İsrail mi? Yoksa bizim vatandaşımız mı?

Peki, o genci oraya yönlendiren kim?

O maddeyi bıraktıran, hatta belki de yaktırmayı teşvik eden yapılar nerede?

Bu olay yalnızca bir gençlik öfkesi mi, yoksa daha büyük bir planın küçük bir parçası mı?

Son zamanlarda her köşe başında Gazze’ye, Filistin halkına yardım toplandığını görüyoruz.

 Elbette İsrail’in saldırgan politikalarını, Netanyahu yönetiminin sınır tanımaz vahşetini kınamamak mümkün değil.

Ama yardım toplayanlar bu işi kimden izin alarak yapıyor?

Toplanan yardımlar gerçekten yerine ulaşıyor mu, denetleniyor mu?

Sokakta Cola döküp, Netanyahu fotoğrafı çiğneyenler, gerçekten çözümün bu olduğuna mı inanıyor?

Ya da bu davranışların ülkemize ekonomik, sosyal ve diplomatik yansımalarını hiç düşünüyorlar mı?

Türkiye’de yerli üretim yerlerde sürünüyor.

 Birçok değerli marka, banka, liman ve toprak el değiştirdi.

 Düzensiz göç artık kontrol edilemez noktaya geldi.

 Kimi rakamlara göre ülkemizde 10 milyona yakın göçmen var.

Doğurganlık oranları yüksek, nüfus yapısı değişiyor.

Bugün Kilis’te yerli halk, göçmen nüfusun gerisinde kaldı

Peki böyle devam ederse, on yıl sonra nasıl bir Türkiye’de yaşayacağız?

 Bu sorunun cevabını hesaplayan var mı?

Varsa da kimse ses çıkarmıyor…

Yaylalarımız Arap zenginlerin elinde.

Parayı bastıran, istediği yerde toprak, ev, hatta vatandaşlık alabiliyor.

 Öte yandan, lüks viskilerini yudumlarken halkın inancını sorgulayanlar, toplumsal olaylarda sahneye çıkıp ahkam kesebiliyor.

Bu neyin çelişkisi?

Artık hamasi nutuklarla kimseyi ikna edemezsiniz.

Gerçekçi, yerli ve milli çözümler üretmek gerekiyor.

Hükümete, yerel yönetimlere, üniversitelere, sivil toplum kuruluşlarına ve aydınlara büyük görev düşüyor.

Geç kalmadan, daha ağır bedeller ödemeden bu gidişata dur demeliyiz.

Çünkü yarın çok geç olabilir!..

 

,