
Bazen siyah beyaz bir fotoğraf!
Alır sizi götürür zaman tünelinin derinliklerine…
Yaşanmışlıklar film şeridi gibi akar ard arda!
Bir kapı eşiğinde
Mahcubiyetin en anlamlısı tokat gibi çarpar yüzünüze!
Küçük bir çocuk gülüşüdür ilk gördüğünüz,
Sarmaş dolaş fulü bir görüntü!
Ve dağılır tüm umutlarınız bir çırpıda..
Yok olup gidenlerin ardından!
Bir telefon sarsar dünyanızı günün bir saatinde
Dalarsınız en sonu gelmez duygulara.
Gecenin bir yarısında anlamsız uykunuz kaçar,
Kanatlanıp uçmak istersiniz, kanatlarınızın yorgunluğuna aldırış etmeden,
Ta uzaklara, adresini bilemediğiniz konacak bir dala özlem!
Ah ya!
Beklemek bir ömür kadar uzun,
Buluşma hasreti eskitilen bir pranga,
Gecenin sessizliğini böcekler bozuyor,
Ritimsiz orkestra cümbüşü
Arada bir uzaklardan gelen köpek ulumaları!
Kaçan uykuyu kovalıyor olmalı?
Zaman geçmiyor!
Saatin yelkovanı, akrebine takılmış
Gözler kan çanağı, beyin yorgun.
Bir umut ışığı ay dededen olsun.
Şafak söktü, gün ağaracak!
Ve bir haber beklenir sabah horozunun ibiğinde
Hayallere dalar gözler!
Uyku zamanı gelmiş olmalı?
Melankolik takılımlar!..