Bazı insanlar vardır; yaptıkları sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimidir. Onların varlığı bir şehri değiştirir, bir halkı dönüştürür, toprakla insan arasında yeniden köprü kurar. Ebru Baybara Demir de işte tam olarak o isimlerden biri. Mardin’in toprak kokan sokaklarından başlayıp dünyanın en prestijli mutfak ödüllerinden birini alacak kadar büyüyen bir hikâyenin kahramanı…
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Sosyal ve Gençlik Politikaları Kurulu üyeliğine atandı Ebru Baybara Demir. Ve bu karar, sadece bir ismin bir makama gelişinden ibaret değil; aynı zamanda toprağın, emeğin ve kadının sesi olan bir yüreğin daha geniş kitlelere dokunma fırsatının resmi bir ilanı.
O, sadece yemek yapan bir şef değil. Aynı zamanda ata tohumunu koruyan bir çiftçi, göçle gelen kadınlara hayatı yeniden öğreten bir eğitimci, gençlere umut olan bir rol model ve Mardin’e ruhunu veren bir gönüllü… Gastronomiyi bir turizm enstrümanına dönüştürürken, sosyal girişimi bir yaşam biçimi haline getiren nadir insanlardan biri.
Ebru Baybara Demir, yıllar önce Mardin’e dönerken belki de neyi dönüştüreceğini bilmiyordu. Ama o mutfağa her girişinde sadece yemek değil, birlik, umut ve dayanışma da pişirdi. Ve şimdi, bu birikimiyle Türkiye’nin sosyal ve gençlik politikalarına katkı sunacak olması, aslında bu ülkenin yerelden beslenen hikâyelere ne kadar ihtiyacı olduğunun da bir göstergesi.
Bir kadının toprağa eğilmesiyle başlayan bu hikâye, şimdi gençlere, kadınlara, geleceğe uzanıyor. Belki de ülke olarak en çok ihtiyacımız olan şey bu: Samimi çabaların, gerçek hikâyelerin, toprakla yoğrulmuş fikirlerin rehberliğinde bir gelecek inşa etmek.
Ebru Baybara Demir’e yeni görevinde başarılar dilemek yetmez. Onun gibi düşünen, çalışan, üreten kadınları daha çok görmek, desteklemek gerekir. Çünkü bir ülkenin geleceği, mutfağında sevgi pişiren ellerin, toprağı emanet bilen yüreklerin omuzlarında yükselir.
Tebrikler başarıya doymayan kadın!
Tebrikler büyük ve güzel yürekli kadın..
Mardin'in gururusun!