Hak ve hukukumuzu savunmak, yaşam kalitemizin yükselmesini sağlamak amacıyla yetki verip vekil tayin ettiklerimizin ; yaşantımızdaki imtiyaz ve ayrıcalık yetmezmiş gibi, ölüm halinde bile aynı imtiyaz ve ayrıcalığa sahip olduklarını öğrendik. Efendim ; Sayın milletvekillerimizden birinin vefat etmesi durumunda, geride kalanlarına 103 bin lira ölüm ödeneği ödenirken ; SGK'li bir çalışanın vefatı halindeki ölüm ödeneği 3385 lira. Yaşarken, hayat standartlarının değişik olması, birinin lüks ve şatafat, diğerinin yokluk ve yoksulluk içinde yaşamını sürdürüyor olması anlaşılabilir ama ; ebedi istirahatgâhina avdet ederken ayrıcalığın devam etmesi, imtiyaz sağlanması anlaşılır gibi değil. Tahtalıköy seyahatinde ; *gidilecek yer aynı, *güzergah aynı, *kılık-kıyafet aynı, *nakil aracı aynı, *bağrına basacak toprak aynı, *namazını kıldıracak imam aynı olmasına rağmen ; muhteremlerin ölüm ödenekleri neden oldukça yüklü? Bu zor sorunun cevabını bulabilmek için yaptığım uzun soluklu beyin cimnastiğinde, kesin olmasa da vardığım sonuç : Müteveffa Sayın Vekilimiz için ; *İnegöl'ün en mutena mobilya fabrikasına özel tasarımlı, yağmura ve güneşe dayanıklı lüks tabut ısmarlanmış, *Halis Bursa ipeğinden özel dokunmuş ve zula yerlerinde iki kocaman cep yaptırılmış kefen kullanılmış, *Cenaze merasimine katılanlardan kimin üzülüp kimin üzülmediğini göstermesi için, içinde kamera sistemi bulunan, klimalı, tam donanımlı Mercedes marka kiralık cenaze nakil aracı kullanılmış, *Cenaze namazını kıldırmak için El-Esher Üniversitesinden bir Öğretim Üyesi davet edilmiş olabilir. Ama sonuçta musalla taşının başındaki imam ; hayata veda etmiş olan milletvekili için de, SGK'li işçi kardeşimiz için de aynı soruları soracak cemaata : "Merhumu nasıl tanırdınız ?" "Merhuma karşı hak ve hukukunuzu helâl ediyor musunuz ?" Ölüm ödeneği ister 103 bin olsun, ister 3385 lira olsun ; bu her iki soruya verilecek olan samimi cevaplardır aslolan..