1071 Malazgirt Zaferi´nin 946. yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, 1071 ruhunun yeniden canlandığını söyledi.
Orhan Miroğlu mesajında şu ifadelere yer verdi.
"Bugün 26 Ağustos. Bugün tarihimizin en kıymetli safhalarının yıldönümü. 26 Ağustos , Büyük zafer için taarruzun ve 1071 Anadolu´nun kapılarının Selçuklulara açılmasının yıldönümleri. Bugün, yeni Türkiye´nin bağımsızlığına giden yolu açan Mustafa Kemal´in Erzurum ve Sivas Kongrelerini yaparak, milli kurtuluşun felsefe ve paradigmalarının temellerini Kürt ve Türk halkıyla beraber atarak, bağımsızlık için askeri stratejisinin son adımı olan 26 Ağustos´ta Zafere doğru yürüdüğü gün. Mustafa Kemal, başta Kürt aşiret ve beyleri olmak üzere Anadolu halklarının desteğini bin yıllık tarihin muhasebesi ve yüzleşmesi üzerinden elde etmeyi başarmış ve yeni Türkiye´nin zafer meşalesini Afyon Kocatepe sırtlarında yakarak, Yeni bir devletin bir cumhuriyet rejiminin kurulmasını sağlamıştı. Ne var ki kurulan yeni devlet ve cumhuriyet maalesef kucaklayıcı olamadı ve Türkiye ´laik ulusçuların´ yarattığı ´makbul vatandaşlar´ eliyle yönetildi. Bir ve tek Türkiye bu yüzden hiç bir zaman mümkün olamadı. Demokrasiyle buluşamayan bir cumhuriyetin başına ne geldiyse Türkiye´de kurulan cumhuriyetin başına da o geldi.
İnkar ve isyan yılları son yüzyıllık tarihimizin ana karakteri, ana muhtevası oldu. Çok acı çekildi çok kan döküldü.
Milli Kurtuluş savaşımız Türklerle Kürtler ?in tarihteki üçüncü karşılaşmasıydı. Ama bu karşılaşma, maalesef ilk tarihi karşılaşma olan Malazgirt gibi hayırlı sonuçlar getirememiş, ya da ikinci büyük karşılaşma olan Yavuz Sultan Selim ve İdrisi Bitlisi-nin 1514´de yaptıkları anlaşma sonucu bölgenin üç asır barış ve huzur içinde yaşaması gibi makbul bir netice doğuramamış ve nihayet Türkiye ister farkında olalım ister olmayalım maalesef iki farklı ulusal psikolojinin, bir yanında Kürtlerin bir yanında Türklerin olduğu iki farklı psikolojinin sebep olduğu , sarsıcı ve bazen de çatışma, şiddet ve terör doğuran bir siyaset zemini içinde kalmaya mahkum olmuştur.
Malazgirt, Büyük Taarruz, 1514 bu üç büyük karşılaşma ve bu üç büyük tarihi akit, bize , Kürtler olmadan Türklerin, Türkler olmadan da Kürtlerin tarih içindeki yolculuklarına devam edemeyeceğini açık bir şekilde gösteriyor.
Malazgirt´i sadece bir fetih olarak görürsek, Malazgirt eksik kalır ve eksik anlaşılır. Malazgirt´te, Alpaslanın yanında saf tutan Mervani Kürt beyleri ve aşiretleri 10 bin savaşçıyla bu zafere güç ve iman kattılar. Bu güç ve iman, ortak zafere inanç, hiç unutulmadı ve yüzlerce yıl Anadolu ve Mezopotamya topraklarını sarıp sarmaladı ve dört yüzyıl sonra Yavuz Sultan Selim ve İdris-i Bitlisi´nin, yayılmacı Pers hükümdarlarına karşı ittifak ettikleri yeni bir tarihsel birliğin ve anlaşmanın kurulmasına hizmet etti.
İşte bu yüzden, 26 Ağustos, demokrasi sancıları ile beka sorununu adeta iç içe yaşadığımız yeni yüzyılın ilk çeyreğinde, yüzleşmemiz ve dersler çıkarmamız gereken bir gün.
Afyon Kocatepe´yi, Malazgirt´i beraber düşünmemiz ve tarihi dersler çıkarmamız gereken bir gün.
Bu ülkeyi yönetecek olan liderlerin, Mustafa Kemal, Alpaslan, Yavuz Sultan Selim, ve Hamidiye alaylarının kurucusu Sultan Abdülhamit´ten öğreneceği çok şey var.
Bu hükümdarlar, liderler ve sultanlar kadar stratejik düşünmeden Türkiye´yi bizi beklemekte olan yeni yüzyıllara taşımak mümkün değildir.
Türkiye´de siyaset kurumunun bilmesi gereken gerçeklik şudur ki, bir yüzü Anadolu halklarına bir yüzü Ortadoğu halklarına dönük milli ve yerli bir strateji inşası olmadıkça, başkalarının, yani yeryüzünün yeni zorbalarının ve yeni efendilerinin dayattığı gündemi yaşamaktan başka çare kalmaz.
26 Ağustos , sınırların yeniden çizildiği ve mazlum milletlere yeni prangalar vurulmak istendiği bir yüzyılın şafağında, bize kendi tarihimizin efendileri olmayı emrediyor, kutlu ve hayırlı olsun!.´´